Kişisel Ataleti Yenmek : Harekete Geçememek!
- The Beatles’ın tüm albümlerini indirmek,
- Haftada en az bir kere arkadaşlarla iletişim kurmak,
- Spor salonuna gidip vücut geliştirmek,
- Sabah erkenden kalkıp güneşin doğuşunu izlemek,
- Galatasaray ve Fenerbahçe derbisene bir kere gidip o atmosferi solumak,
****
Hayatımız hep bir hoşçakallar ülkesi. Bunda hemfikiriz sanırım. İsteyipte, hayalini kurupta harekete geçemediğimiz onca durum ile doludur o küçük yaşantımız. Hayali kur, var et, besle, büyüt, çöpe at ve arkasından el salla! Bir hayal kuruyoruz. Onu neden kurduğumuzu biliyoruz. Onu nasıl gerçekleştireceğimizi biliyoruz. Onu gerçekleştirmediğimizde neleri kaybedeceğimizi biliyoruz. Ama sanki görünmeyen bir el ile tüm yapabileceklerimiz durduruluyor. İsteksizlik, tembellik, şevksizlik, ertelemecilik yada siz bunun adına ne diyorsanız. Bana göre ise ATALET!
İnsanların yapabilecekleri ile yaptıkları arasındaki fark, ataletten doğar. PARDON! İnsanın hayalleri ile yaşamı arasındaki fark, ataletten doğar. Atalet; isteksizliğin, yorgunluğun, tembelliğin, depresyonun, yavaşlığın, hayal kırıklığının, ortaya karışık halde bir insanın ruhunu ve bedenini ele geçirmesidir. Psikolojik kanser diye nitelendirebiliriz sanırım. Bazı şeyler toplumsal nedenlerden dolayı ertelenmek yada vazgeçilmek zorunda kalabilir ama sorun kişisel ise; kişisel ataleti yenmek gerekir. Hayatımızın her anında ayrı hayallerimiz vardır. Küçük yada büyük. Ergen iken 18 yaşına biran önce girmek, üniversiteye bitirince ceo olmak, evlenmek, dünyayı gezmek, yaz aylarında tatil mekanlarında vakit geçirmek yada bir sürü şey ama çoğunluğunun yapılmadığını görüyoruz belli bir süre sonra. İstemekle, sadece “Ben istiyorum” diyerek, ilgili durumun gerçekleşmesini beklemek; aşırı derece de optimistlik değil mi? Ama bu optimistlik yenilebilir sonuçta. Müslüman’ı, Yahudi’si, Hristiyan’ı yada bilmem nesi, hepsi ortak bir şeyden güç alır. Dua’nın o gücünden. Vermek istemeseydi, istemek vermezdi değil mi? Eylem duası denilen bir şey olsa mesela, her eylem için önceden dua etsek ve ardından ilk adımı atsak, gerçekleşmez mi hayalimiz? Hayallerimizin yaşam döngüsü istemek, dua etmek, ilk adımı atmak ve o eylemi yaşamak‘tan ibaret. 4 aşamalı süreç böyle iken, her daim ikinci yada üçüncü aşamaya geçemiyoruz.
Hz. Mevlana‘nın şöyle bir sözü var: Bedende güç, kuvvet oldukça çalışıp kazanmak gerek.Çalışıp çabalamak, define bulmaya engel değil ya. Sen işten ayak çekme de kısmetse … “Kısacası tevekkül et diyor.
Yaşantımız aslında yazının başındaki gibi küçük bir yapılacaklar listesinden ibarettir. Her yılbaşında oturur bir liste hazırlarız yada her karar verdiğimizde, beynimizde gizli yapılacaklar listesine eklenir o karar yada hayalimiz. Atalete baktığımızda ise; iki çeşidi vardır. Duygusal atalet ve düşünsel atalet. Duygusal atalet, düşündüğünü yapmamak, düşünsel atalet ise; yaptığı üzerine düşünmemektir. Duygusal atalet, gönül yorgunluğudur. Düşünsel atalet ise akıl tutulmasıdır. Düşünsel atalet için söylenebilecek birşey yoktur. Başkası tarafından yönlendirilen ve sadece karın doyurmak, nefes almak için yaşayan sıradan insanlardır. Ama düşünsel ataletten duygusal atalete geçiş son yıllarda çoktur. Çünkü artık hayal dünyasının gelişmesine izin veren, amacı, vizyonu, misyonu olan insanlar çoktur. Bunların tek sorunu ise ilk adımı atamamak.
Spora başlayarak sıkı bir vücuda sahip olmak, diyetisyene gidip kilo almak, bir şey almak için az da olsa tasarruf yapmak, masaj yaptırmak, kırmızı şarap içmek, belli konularda eğitmen olmak, üniversitede utanmadan istediği bölümü okumak, sessiz bir ortamda kitap okumak, komşularda yok diye çekinmeden balkona çiçekler yerleştirmek, arkadaşları ile ortak alanlarını arttırmak için playstation öğrenmek, insanların ayıp diye nitelendirdiği şeyleri ayıp olmadığı için yapmak yada bir kızın bir erkeği dansa kaldırması, vb.
Kendinize bir yapılacaklar listesi hazırladınız mı bilmiyorum ama hazırlarsanız göreceksiniz ki, uzun bir listedir. Çünkü hayallerimiz çok fazla. Özellikle aşık olanların, kitap okuyanların, diline şeker yapışmışların, denizi sevenlerin, şiir kitapları eski olanların…. Hayallerinize tik atamamanızın yada onları çöpe atmanızın birçok nedeni vardır. Ama benim etrafımda gördüğüm ve konuştuğum birkaç kişiden elde ettiğim sonuçların nedeni hep aynı. Maddiyat, aile istekleri, inanç meselesi, toplumun bakış açısı. Bir başkasının hayal bile edemeyeceği şeyleri, bazen sıfır maddiyatla gerçekleştirebilirsiniz. Aileniz ile konuşarak, onlara yoğurdun siyah olduğunu bile kanıtlayabilirsiniz. İnancınız sizi daima güzele sevk edecektir. Bunun için oturup kutsal kitabınızı anlayabileceğiniz dilden okuyun. Misal hiç Türkçe Meal Kur’an okudunuz mu? Topluma gelince de Elif Şafak‘ın Mahrem kitabında size örnek verebileceğim iki karakter var. Oldukça küçük ve cüce biri olan Be-Ce ile şişman ama oldukça şişman bir bayanın el ele sokakta tutuşmasından güç alabilirsiniz. Toplumun onaylamadığı durumların temel nedeni, görmemişlikten yada az rastlanmaktan kaynaklanır. Kısacası size yanlış birşey yapmıyorsunuz.
Tüm hayallerimiz, niyetlerimiz hiçbir zaman negatif olmaz. Pozitif bir beden, optimist bir kişilik, mükemmel bir yaşantı, coşkulu bir hayat için, zamanın durdurabilmek yada bir dakikayı 60 saniyede koşabilmek için kişisel ataleti yenmemiz gerek. Harekete geçmek için bütün koşulların mükemmel olmasını beklersek, hiçbir zaman harekete geçemeyiz. Neyi nasıl yapmanız gerektiğiniz siz daha iyi bilirsiniz. İster dua ile, ister tevekkül ederek, ister insanları karşına alarak, istersen kavga ederek. Ulaşmak istediğin hayal, yaşam senin.
Haydi gelin şu yazıyı, NTV’nin güzel sloganını kendimiz için söyleyerek bitirelim: “Yarın için bugün.” Hem de hemen….
Mehmet, ne güzel olmuş bu yazı böyle :) Ben de derin atalete sahip biriyim. O kadar geniş bir listem var ki anlatamam. Ben sanırım sadece onları not almayı seviyorum, yapmayı değil. Bu biraz da kitap biriktiricisi olmaya benziyor. Hani okumazsın ama satın alırsın bir gün okurum diye… Ben de hayal biriktiriyorum hep bir gün yaparım diye :)
Teşekkür ederim Çağrı. İnan o durum halen bende de var. Eskisine göre biraz azalmış olsa da, zamansızlık ve iş yorgunluğu, malesef bu olumsuzluğu tetikliyor :)
Demek içimde istemeyerekde olsa beslediğim şey ataletmiş. Ne acı bir durum. Benim yapmayı istediğim o kadar çok şey varki… Hep yapmayıp erteledikçe kendime kızıyorum. Bir türlü gerçekleştiremiyorum.
Son zamanlarda oldukça pesimist bir haldeyim. Bu durum üzerime üzerime geldikçe sadece kitaplara sığınıyor, okuyarak rahatlıyorum. Okuduktan sonra ise, sürdürmüş olduğum yaşamın aslında ne kadar monoton olduğunu görüyorum. Tabii ki bu durum iyice canımı sıkıyor. Kitaplardaki aşklar, hayatlar, yaşam tarazları çoğu zaman bana yaşama sevinci veriyor. Fakat kitabı bıraktıktan yarım saat sonra kendimi tekrar gündelik yaşantımda bulunca tekrar başa sarıyorum. Ve anlıyorum ki hayal kurmaktan, bunu bunu yapacağım demekten öteye gidememişim…
Aylardır bu durum içindeyim. Bu yaşadıklarımın üzerine senin bu yazına rastlamamda güzel oldu. Ben yine listeyi gözden geçireceğim…
Bahsettiğin kitaplardaki durumun gerçek hayatta uzun sürmemesi, biraz bizim için acı birşey. Ataleti yenmek, bunun en güzel çözümü. Bunu başarabileceğimiz çeşitli yöntemler var, fırsat olursa onları da yazmak isterim.
Çok güzel bir yazı. Hepimizin yaşadığı durum malesef:(
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun kitaplarından birinde ataletin çok hoş bir tanımı var.
Mutsuz, yorgun ve bitkin bir dervişe sormuşlar: “Canın ne istiyor?”
Dervişin yanıtı: “Canım hiç bir şey istememeyi istiyor.” olmuş.
Acaba ataletsizliğin en güzel yaşandığı yer neresidir? Sabah uykudan uyandığında yataktan çıkmamak mıdır? :
Atalet!…
Adlandıramadığım iç sıkıntımmış meğerse ve siz onu bana tanımladınız tesadüfen karşıma çıkmanız aslında bir tesadüf değil onu da biliyorum şimdiymiş zamanı ve harekete geçmek için gereken satırbaşımmış…
Bunu duymak çok güzel. Eylem zamanı..
herkese saygılar sevgiler. çevreme ve kendime baktğımda gerçekten olağan üstü zekaya sahibim. başarılarımı ve yapmış olduklarımı söylesem eminim çoğunuz inanamayacaksınız . ve biliyormusunuz. beş parasız işsizim. olağanüstü projelerim var. birtanesini yapsam hayata yeniden başlarım. maddiyet yada toplum yada başka birşey beni engellemiyor. sadece bu yazıda anlatılan atalet durumuymuş. ateletsiz bir yaşam diliyorum hepinize