Yaratıcı insan olmak için, yürümek mecburi!
Yüzüklerin Efendisi film serisini sizce neden 15 dakika da bitmedi? Yani Mordor’a kadar yürüyerek gideceğine ve binbir tehlike atlatacağına uçarak gitseydi, üçer saatlik 3 film yerine 15 dakikalık tek bir film çekilebilirdi. Ama film, sadece yürüme üzerine kurulu olduğu için hem ticari başarısını arttırdı hem de içerisindeki karakterlerin ruhsal gelişimini gözler önüne serdi. Yani, Yüzüklerin Efendisi için yürümek, mecburiydi! Yani milyonlarca kişinin o filmi izlemesi, binlerce kişinin film üzerinden para kazanması ve yazarın milyon dolarlar kazanması için gereken tek şey, yürümeydi. Yazar, karakterleri yürüterek,binlerin yaşamını değiştirdi. O zaman yürüyerek, kaderinizi şekillendirecek kararlar alabilirsiniz.
Yüzüklerin Efendisi kitabı serisine yakın gösterilen Hobbit ve Felsefe kitabında ise şöylebir cümle geçer: “Eğer bir şeyi bulma niyetiyle yola çıktıysanız, onu aramak gibisi yoktur. Aradığında çoğu zaman bir şey bulduğun doğrudur ama bu her zaman peşinde olduğun şey değildir.”
Yada kitabın kapağındaki şu aşikane Friedrich Nietzsche‘nin sözü, hem neden filmin 15 dakika olmadığına bir cevap, hem de yürürken verdiğiniz kararların en doğru karar olduğunu açıklıyor: “Yürürken aklınıza gelenler dışında hiçbir fikre güvenmeyin.” İşte bu iki cümle,yürüyerek neler başarabileceğinizi anlatan bu kısa yazının iki temel cümlesidir.
***
Yürümenin neden artı bir durum olduğuna, günümzüdeki fark edilen veya edilemeyen örneklerle açıklayabiliriz. Tarihteki yürüyüşlere baktığımızda, dinsel özelliklerin ağır bastığını görüyoruz. Örneğin, Mekke’de Kabe’nin etrafında defalarca dönerek arayış içinde olan Müslümanlar, en güzel örneklerden birisidir. Yada çok sayıda Budist okulu, yürümenin insana kattığı özellikler hakkında birçok vaaz vererek, okul çağında çocukları binlerce kilometrelik yürüyüşe çıkartırlar ve yürüyüşün sonunda düzenlenen dini törenle, ne kadar kutsal ve önemli bir şey yaptıkları anlatılır. Ayrıca Doğu ve Batı kültüründe her zaman yürümek, önemli bir yer tutmuştur. Çünkü, insanlara göre fark etse de etmese de; gerçeği arayış, ayaklarda başlar.>
Standfort üniversitesinde yapılan bir araştırma ile bu durum daha kabullenilebilir bir hal almıştır. Yapılan araştırma da, oturan insanlar ile yürüyen insanlar arasındaki yaratıcılık farkları, Guilford’un Değişken Kullanım Testi ile ölçülmüş ve yürüyen insanlar, oturan insanlara göre %60 daha yaratıcı olduğu ortaya çıkmış. Bunlar kanıtlamak için birkaç örnek vermek istiyorum.
Dünyadaki biyoloji bilimine önemli katkılarda bulunan Charles Darwin, birşey üzerine düşünürken, sürekli yukarıda resmi olan Downe House adlı evinin etrafındaki yolda yürürmüş. Apple’ın dünyaya damgasını vuran CEO’su Steve Jobs ise; yürürken iş toplantıları yaptığı biliniyor ve hiçbir zaman oturarak tanıtım toplantısı yapmadı.. Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg‘in oturarak toplantı yaptığı hiç görülmedi. En basitinden birşey düşünürken, ileri geri giden insanların ne yaptığını açıklayabilecek tek şey, bu araştırma oldu.
Araştırma da, yürüyüş yapanların oturan insanlara göre daha fazla istatistiksel zekaya sahip olduğunu ve yaratıcılığının daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak yürümek; bir koşu bandında olabilir yada normal bir yol üzerinde olabilir. Amaç, bacakların yürüyüş pozisyonunu alıp almaması.
Günümüze baktığımızda, belki de kendi üzerimden verebileceğin en güzel örnek şu olabilir. Kulaklığı takıp düşünmek istediğim konuya odaklanarak saaatlerce yürümek buna örnek olabilir. Ve bu durum, acaba bende mi yaratıcıyım sorusunu sordurtmuyor değil hani bana :P
Evde bilgisayar başında sürekli zaman geçirerek, düşünemez bir hale gelmek yerine, dışarıda yaşarayak daha güzel işlere yelken açabiliriz. Hem “Sokakta hayat var” derken, şaka yapıyor olamazlardı herhalde :)
Kendimi bildim bileli yürüyorum ama pek yaratıcı oldolduğum söylenemez. Benim Yaratıcılığım genelde bir konu hakkında bilgilerimi defalarca kullandıktan sonra ortaya çıkıyor ve genelde işimi kolaylaştıracak şeyler Onada ne kadar yaratıcılık dersiniz bilemiyorum :)
Şimdi sen, benim o kadar kelime sarf ederek yazdığım ve savunduğum tezi çürütmek mi istiyorsun :p
Şaka bir yana, bu genel bir kanun değil, belki de yürümenin etkisi vardır üzerinde. Bilinmez de, en azından yazdığım bu yazı, benim için geçerli :)
Yok hocam seni neden çürüteyi. Beninkisi sadece kendi odunluğum: ) Aslında bende hep hareketli yaşamın zihinsel faaliyetleri artırdığını düşünmüşümdür de şimdi benim gibi dümdüz yaşayan bir adamın böyle söylemesi yakışık almaz :)
Estağfurullah :) Herkesin hayatında monotonluk zamanları vardır. Foursquare de check-in yapıp yada facebook’ta sürekli etkinlik resmi paylaşanlar bile monoton insanlardır aslında, sakladıkları yaşamlarında :D
Yurumenin benim üzerimde de değişik etkileri oluyor. Yaraticilik konusunda emin değilim. Aklima gelen fikirleri nasil bir ruh halindeyken, ne yapiyorken geldiğini hatırlayamiyorum. Ama nişenin sözü tamamen geçerli oldu. Yürürken aldigim kararlar yüzünden hic pişman olmadim.
Yürümek güzel ya…
Yürürken sırtın terlemiş, sırtındaki oluktan aşağıya doğru akan ter damlasının verdiği his tarifsiz birşey. Sırf bunun için bile yürünebilir :D
Nietçze’in (nasıl yazılıyor diye düşünmedim, üşendim) Böyle Buyurdu Zerdüşt diye bir kitabı var, alıp rafa kaldırmıştım. İlk cümlelerini beğenmemiştim. Sanırım onu okumak gerek :)
O kitap bende de var. Aynen başlarını beğenmedim ve kitaplığa kaldırdım. 2 senedir duruyor öyle. Okuyalım bir ara (:
Okunduğu gibi yazdım ama Nietzsche diye yazılıyor olabilir. Lisede felsefe dersinde bu ismin yazılışına kafayı takmıştım (:
Twitter’da bu kadar fazla Nietzsche sözü paylaşılıyorsa,ya herkes felsefe biliyor ayağına yatıyor yada gerçekten yazıyor adam. Okuyalım, görelim :)
Hitlerin akıl hocası olduğunu söylerdi felsefe hocam…
Okumalı, okumaktan kim ölmüş :D
yaratıcılık konusunda katkısı ne oluyor tamı tamına karar vermek zor sanırım ama ben yürürken ; şarkı söylemeyi, kitap okumayı , bir şeyler yazmayı (telefonla tabi) ve hatta gözlerimi kapatmayı seviyorum. güzellikleri bir etmek daha büyük güzel.
Yaratıcılıktan kastı belki hayal dünyasının zenginliğidir? Yani yaratıcılığı nasıl oluşturduğuna tek bir açıdan bakmamak lazım, senin için belki güzellikleri bir araya getirmeye yarıyordur yürümek. Ne olursa olsun, bir kişiye muhakkak bir artı kattığına inanıyorum.
Hıııı demek ondanmış. Çatlakça fikirler nereden geliyor diyordum bende. Benim her gün bir saat yürüyüşüm var. Açarım radyoyu, takarım kulaklığı şansıma hangi müzik gelirse eşlik eder bana. Yalnız ben de yürüyüş pek yaratıcılık konusunda etkili değil tepmiş ben de yaratıcılıktan öte nerede gereksiz iş varsa orada ben :D
Bir de hatırlatmak isterim. Belki kaba olacak ama;
Türk milletinin aklına fikir tuvaletteyken gelir diye bir söz vardır. Şimdi onu hesaba katmamış bilim adamları :D
Böyle Buyurdu Zerdüşt ağır bir kitap Nice’nin bütün kitapları ağır gerçi. Çoğu felsefeci bile çok iyi bilmez. Sözleri güzel diye paylaşıyor insanlar.
:) Yani başa bela diyorsun yürümek :)
Türklerin bu özelliğini göz ardı edip etmediklerini bilmiyorum ama araştırma “ayrık düşünce” üzerine kuruluymuş. Daha detaylı incelemek istersen, buradan ingilizce metnine bakabilirsin. Yürümek ve Oturmak
Felsefe alanını hiç sevmemişimdir, felsefik cümlelerin kişiden kişiye farklılık gösterdiğine ve kullanıldığı andaki ortamın durumuna göre farklılaştığını düşünürüm. Kitabı okuyacağım, en azından içinde neler yazdığını merak ediyorum :)
[…] Eylemsel mutluluk, en güzel mutluluk hormonları arasında bana göre. Yürümenin insan bedenine kattığı harika etkiye ise; inanamazsınız. Yapılan araştırmalara göre ise; dopamin seviyesi yüksek kişilerin […]