Ayakkabılarını Kapımın Önünde Görmeyi İstiyorum – Ah Muhsin Ünlü
Ah Mushin Ünlü, bir röportaj esnasında karşısındaki kişinin “Son olarak ne söylemek istersin?” sorusuna “Keşke ben daha şiirle doluyken karşılaşsaydık.” diye cevap veriyor.[Kılavuz Dergisi, 2003]
Bir şairin bir yerde sıkışması gerek diye düşünüyorum. Yaşamındaki aşk zirvesini en iyi şekilde anlatabilmesi için ilgili kısıtlı zaman diliminde şiirleri yazması gerekir. Bu zaman dilimi, bir başka aşık bulduğunda yada aynı dilden konuşan başka birini gördüğünde son bulur. Ah Muhsin Ünlü’de şiirlerini kısa bir zaman diliminde yazmış ama o zaman dilimi, en doğru zaman dilimi diye düşünüyorum. Şiirlerini, dörtlüklerini okuduğunuzda kelimelerin güçlü bir şekilde haykırdığını görebilirsiniz.
Bu adamı yeni tanıdım ama o küçük cümleler beni mest etti. Aşkın yazanı çoktur. Ama tanımlayanı, yaşayanı azdır. Zira bunun nedeni, düşüncenin yada hayallerin, gerçekler ile aynı hızda koşamaması. Mesela –ayakkabılarını kapımın önünde görmeyi istiyorum– cümlesi, aşkın doruk noktalarını yaşamanın bir kanıtı sayılar.Basitlik mükemmelliktir derler ya, şiirlerde bu yüzden mükemmel. Basit düşünüyorlar ve basit yazıyorlar. İşin aslı, aşık olduğunuz kızın ayakkabılarını, kapınızın önünde görmek; mutlulukların en paha biçilmezi olur.
“ayakkabılarını kapımın önünde görmeyi istiyorum!
çünkü bu,
seni seviyorumun içine nal salmak demektir
ve hareketinin bana durduğunu akla uydurur.
oysa seni sevmem toplumu meşru kılar
ve gitmen beni dile indirger sevgilim”–Ah Muhsin Ünlü
“Seninle aynı evin anahtarını taşımak istiyorum” yada “Belki birgün ikimizde aynı faturaya oha deriz” de buna örnek olabilir mi acaba ? :)
Çok fazla romantik olmadı mı be Mustafa:)
Evet katılıyorum yazani coktur ama tanimlayani yasayani azdir herkes kendi açısından tanımlar aski yasayan yasamayan herkes bu tanimlardan biri yasamayip distan görüp tanimlamak biride yasayip tanimlamak bence ah muhsin ünlü yaşayıp yorumlamış gibi
Aşkı yaşayan bir Merve mi görüyoruz orada acaba? :)
:):) olabilir belki yasamisimdir :)
Ayakkabılarını kapımın önünde görmek istiyorum seninle aynı evin anahtarını taşımak istiyorum ve aynı elektrik faturasına oha demek istiyorum.
insan sevdiğini niye uzerki
insan sevdiğini uzmemeli aksine güldürüp gamzesine bir öpücük kondurmali
Bu cümlelerin gerçekte fazlaca yaşanmalı
Aşık Veysel’in ayakkabı hikayesi geldi aklıma bu yazıyı okuyunca. Hangisi gerçek sevgi diye kıyaslamaya girdim kendi içimde. Kapının önünde görmek istemek bencilliği mi yoksa gidişini kolaylaştırmak için içine konulan para mı?
Karşındaki kişinin ne hissettiğini hiçbir zaman anlayamayız
ah şiirler ve şairler
“ayakkabılarını kapımın önünde görmek istiyorum.” ne kadar anlamlı bir söz değil mi. çok fena tutuldum buna şuan.