Karanlık Gecelerde Yaşam Aramak
Bazı şeyler dönem dönem insana tatlı gelir. Bazı şeylerin açıklaması bile yapılmaz, %100 kesinlikle doğrudur yada diğer bazı şeylerin aksini söyleyenlere katlanılamaz çünkü bilmediği-görmediği şeyler hakkında konuşurlar. İşte bu sebepledir ki, gece 12’den sonra yaşamak; bir masal gibidir ve bu yazının sebebidir. Kanayan bir yarayı dağlamaktır, karanlık bir kuyuda umut ışığı aramaktır, kurduğunuz düşleri gerçek yapabilmektir yada yağmur yağarken güneşi görebilmektedir. İşte Sevingül Bahadır bir masaldır yaşamak derken, tam da bunu kastediyordu ama herkesin içindeyken yaşayanlara değil…
Klasik bir yaşam süren bir insanın gündüz gözüyle yaşadıklarını bir listeyelim:
- Sabah erkenden çalar saat ile kalk. Sabahtan kulakların çınlamaya başlasın. (offlamalar,uykusuzluklar, vs)
- Tüm gün işte telefonlar, stresler, yorulmalar, gürültü kirliliği, görüntü kirliliği falan.
- İşten çık kalabalığın içinde tıka basa araçlarla bir yerlere git, otur, yine ses, görüntü kirliliği fazlasıyla etrafında olsun.
- Eve gel, saate bak.. Aaa geç olmuş yatağa git uyu.
Sahi, bunun yaşamak neresinde? Özgür bir insan gibi mi yaşıyoruz yoksa bir köle gibi mi? Ortalamanın üzerinde bir hayat yaşadığımızı sanıp acaba gerçekten üzülecek bir halde miyiz?? :)
Ağla gözüm ağla
Gece yaşamak, yaşanılabilecek en güzel zamanlardan diye düşünüyorum. Gündüz yaşayan %99 insanın tamamen hayattan silindiğini hayal edin ve tüm o yollar, mekanlar, yerler size ait oluyor. Değersizleşen insan hayatını, belki de zirveye çıkarıyor. Az çoktur daima. Birkaç örnekle size açıklayayım:
- Türkiye’nin bitki örtüsünü çoğunlukla acınası hale düşmekten keyif alanlar ile bataklıktan çıkmaya çalışmayan insanlar oluşturur. Bir araştırmaya göre gece saat 12:30’dan sonra ayakta olanların IQ seviyesi daha önce yatanlara göre en üst seviyede. 11:30’dan önce yatanlar ise geri zekalı gibi düşünülüyor. Verileri merak ediyorsanız, okuyabilirsiniz. https://www.elitedaily.com/life/culture/….
- Geceleri etrafa yayılan karanlığın insanlar için merak duygusunu öne çıkardığını düşünüyorum. Siyahı sevmeyen yoktur, karanlığın ise insanın düşüncelerini ve duygularını değiştirdiği de aşikar. Gündüz ile gece aynı düşünmezsiniz.
- Gece, insanın kendini tanımasını sağlar. Gündüz o koşuşturmacalar ile kendinizi dinleme fırsatı size verilmez ama gece, tamamen odak siz olursunuz. Ne istediğinizi iyi bilir, yolunuzu belirlersiniz. Hayatta arzuladığınız başarının, karakterin ve diğer detayların öne çıkmasını sağlarsınız. Sahi, size bir enerji vermez mi???
- Sanırım bir değişimi başlatmanın yolları arasında sessizlik ve az ışık şart. Hayatta istediğiniz bir olayın gerçekleşmesi için size plan yapma fırsatı veren gece hayatıdır. Karanlıktır. Gündüz bunu yapma şansınız azdır. O sebeple ki, sizi başarıya sürükler diye düşünüyorum:)
Bu geceyi bizim için ayır
Yukarıdaki detaylar, gece yaşayan insanların normal diğer insanlardan ayrımlarını anlatan matematiksel basit ifadelerdi ama matematiğin ve bilimin yetersiz kaldığı zamanlardayız. İnsanın maddi doygunluğa kolayca ulaşabildiği bu zamanlarda, ruhunun doyumu asıl mesele oluyor. O yüzden ki, şimdi sırada ruhun doyumu kısmını konuşmamız gerekiyor:)
Gece yaşamak derken neyi kast ediyoruz acaba, karanlık çöktünten sonra tüm insanların dışarıda olduğu zamanlar değil elbet. Sosyal yada kendini dışarıya atma zorunluluğu hisseden o kalabalık kesimin evlere çekildikten sonra ki zamanı kastediyorum. Tahmini saat 23:00-24:00 arası oluyor. Sokakların sessizleştiği, birkaç köşe başında gece simitçi, kokoreççi, boyozcusunun olduğu; sokak lambalarının ışıklarından başka ışığın artık yanmadığı, insan hareketliliğin sokakta en fazla 1-2 kişi olduğu zamanlar. Daha ilerleyen saatlerde, mahalleyi mesken tutan köpeklerin rotalarını bile görebildiğimiz zamanlar.
Üniversite yıllarında yurt odalarında yada evde geç saatlere kadar oturduğumu hatırlıyorum. Sabahı yapar, o şekilde uyur ve öğlen derse koşardım. Aslında baktığımda o zamanların, şu anki beni şekillendirdiğini düşünüyorum. İnsanın kendini dinlemesi, kendi ile konuşması, yaşamındaki olaylara çözüm bulması; geç saatlerde daha etkili oluyor.
Şehir hayatında yıldızları görmek çok zor ama bu balkonda oturmanıza engel değil. Gecenin zifir karanlığında bi nescafe yapıp balkona oturun ve o sessizliğin tadını çıkarın mesela. belki yoldan geçen birkaç ayak sesine takılırsınız yada o karanlıkta uzaklara dalıp giderek, kendinizi düşünürsünüz.
Şu sokaklarda gördüğünüz sokak lambaları vardır hani, hiçbir değeri olmayan. Belki bir arkadaşınızla sokak lambasının altında sohbet edebilirsiniz. Tepenizde bir ışık, sokaklar bomboş ve güzel bir sohbet. Tadından yenmez mesela.
Şu popisi yüksek caddeler vardır her şehirde, bazen illalah eder o sokağa arabanızla giremezsiniz ama saat 2-3’den sonra o sokaklar tamamen sizindir. Sıradan insanlar içinde yapamadığınız o caddeden geçişleri, geç saatte slow motion yapabilirsiniz.
Gündüzleri yaşama ait enerjinin tüketildiğini hissettiğimiz zamanlardır ama geceleri, doğanın ve şehrin tekrar enerjisini kazandığını gördüğünüz zamandır. O esnada size de o enerji dolar.
Yaşantımız ya kendimizi bulup o yönde gitmek üzerine kurulu olacak yada her gün sabah kalkıp akşam yatan ve sıradan bir hayatın SIRADAN BİR PARÇASI olarak yaşayacağımız yönde olacak. İşte sen sıradan biri misin yoksa değil misin?
Sen geceleri neler yaparsın mesela?
Çok güzel bir yazı konusu olmuş yine👏🏻👏🏻
Benimde yapılacaklar listemde olan şey yine geceye ait bir eylem. Geceyarısı araba atlayıp sahile inmek, denize karşı sigara içmek.. İnşallah bir gece olur.
Teşekkür ederim, evet o da güzel bir eylem. harika olacağına şüphe yok, en kısa sürede o zaman :)
Güzel bir paylaşım. Duygularımıza tercüman olmuşsunuz…
Merhaba, bloğunuzu çok beğendim. Böyle bir bloğa sahip olduğunuz için sizi kutluyorum. Çok bilgilendirici bir makale olmuş.